CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısında konuşan Prof. Dr. Refet Gürkaynak, açıklamalarda bulunuyor.
Prof. Dr. Refet Gürkaynak’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Neden buradayız, gittiğimiz tarafta kelam sahibi miyiz, bunu nasıl değiştirebiliriz, Türkiye’nin neden bütünsel bir değişikliğe muhtaçlığı var, neden Türkiye’nin problemlerinin yalnızca kimilerini çözemeyiz, bu bütünsel değişikliği nasıl yapabiliriz, neden bunu yapmak zorundayız bundan bahsetmek istiyorum.
“Maalesef şu anda iktisadi durumumuz makûs. Bunu bilmek için benden duymaya gereksiniminiz yoktu. Öte yandan yalnızca optizimle, âlâ niyetle değil, uzmanlıkla bundan daha uygununun mümkün olduğunu söylemek isterim. Bizim için mümkün olan düzgün şeyler bizim yakın yahut uzak geçmişimizde görmüş olduğumuz şeylerle sonlu değil. Bizim görmediğimiz kadar uygunu olması da çok mümkün. Bazen Türkiye’de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Bunlar bize enflasyon yahut fakirlik Türkiye’ye olan şeyler deme yolları. Bu sorumluluğu bizden atıyor, tahminen biraz içimizi rahatlatıyor ancak öbür yandan da bunu değiştirme yetkisini de elimizden alıyor. Halbuki bu türlü değil. Türkiye her ülke üzere bir ülke. Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni isminin Türkiye olması, şu enlem bu boylamda olmasından kaynaklanmıyor. Etrafımızda olan biten bizi de etkiliyor. Bunlar olağan yanlışsız lakin en nihayetinde Rüzgârda savrulan bir yaprak değiliz. Bu ülkede ne olup bittiğine dahil bu ülkenin insanları olarak kelam sahibiyiz. Ve bunun sorumluluğunu almak zorundayız. Bu enflasyon bizim yaptığımız bir şey. Dünyanın her yerinde olduğu üzere berbat siyasetler berbat, âlâ siyasetler yeterli sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak siyasetler Türkiye’de de yaramıyor. Buna da şaşırmamak lazım.
“Enflasyonu düşürmek için yapılması gereken şeyler de bu nedenle yapılabilir hale geliyorlar. Zira bunların bir kısmı güç olan maliyetli olan şeyler. Uygun yapıldığı vakit bir enflasyonu düşürme programı ucuza olimpiyat düzenlemek üzere. Şunu söyleyemeye çalışıyorum. Bir kentte olimpiyat düzenleneceği vakit kimi kentler iflas ediyorlar. Ancak birtakım kentlerde şu olabiliyor; biz maliyetini denetim edeceğiz bunun ve olimpiyatı düzenlemek hepimizin üzerinde anlaştığı, bundan alnımızın akıyla çıkmak hepimizin hem fikir olduğu bir iş. Bunun yapmak için de bu kentin ulaşım altyapısını yenilememiz lazım, çeşitli toplumsal faaliyet alanlarını artırmamız lazım. Olağanda bunları yapmak on yıllarca süren işler olurdu. Ancak artık olimpiyat yapacağız diye bunları tıkır tıkır yapar hale geldik. Olimpiyatları yaptık düzgün oldu gerisinden da bize ikramı olarak çok daha yaşayabilir bir kent kaldı. Bu uyum çok değerli bir uyum. Bunun denenmiş makus bir örneği İstanbul Finans Merkezi. Bu da demeyecek, demiyor. İstanbul Finans Merkezi de Türkiye’de pek çok mali dal ıslahatının, uygulama değişmesinin etrafında organize edileceği bir fikirdi. Makus yapıldı nihayetinde bir inşaat projesine dönüştü. Bunun da pek çok fecî sonucu var. Lakin enflasyonu düşüreceğiz diye yola çıkmak Türkiye’yi birleştiren bir şey. Güç olan birçok şeyi yapabilir hale getiriyor bizi. Bunu yapmamı için neye gereksinimimiz var? Bağımsız sağlam Merkez Bankası. Bu kaide. Bunu yerin getirmek de güç değil.
“Burada kıymetli olan konu şu. Yalnızca bu değişikliği yapmakla enflasyonu düşüremeyiz. Ali gitsin Ayşe gelsin tamam. Ayşe’nin kim olduğu hakikaten de değerli. O insanın itimat vermesi lazım. Merkez bankacılığı bir itimat işi. Lakin bu inancın siyasetten bağımsızlıkla kendi başına enflasyonu düşüreceğine dair kendimizi aldatmamız lazım. Zira aklı başında bir merkez bankacı yaptığı işlerin sonuçlarının ne olduğunu düşünecek. O sonuçlar şayet benim enflasyonu düşürmek için yapacağım şey hazineyi batırır, mali bölümde kriz yaratır ise tekrar iş yapamaz hale geliyorsunuz. Onun için de bütünsel bir değişiklik ve burada bir uyum elzem. Bu bakımdan Türkiye’de yalnızca merkez bankacıları değiştirerek bedavaya enflasyonu düşürebileceğimize dair kendimizi aldatmamamız gerekiyor.
“
Ayrıntılar gelecek…